Memur ve memur emeklisinin zamları belli oldu. Enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı ile %15,56 oranı açıklandı. Ayrıca emekliler için %16,67 oranında zam açıklaması yapıldı. Peki bu açıklanan zamlar sizce yeterli mi? Tabi ki de değil. Gür bir sesle maliyenin yetkilerine sorulması gerekir. Refah Payı nerede? Ya da Seyyanen zam yapacak mısınız?
Bunlar şimdi vatandaşların aklında ki soru işaretleri. Ekonomik istikrar için memurun, emeklinin ve diğer çalışanların alım gücünü düşünecek olursak; Hükümetimizin kesinlikle çalışanları memnun edecek açıklamaları yapmaları gerekir. Çünkü alım gücünün artması demek, piyasaların daha güçlü bir şekilde canlanması demektir.
Açıklanan zamlar, markette, bakkalda, manavda, pazarda ve her yerde vatandaşın cebini yakacak mı? Yoksa alım gücüne olumlu mu yansıyacak? Bunları irdelemek ve incelemek kaydıyla, maliyenin bürokratlarının, hükümete rapor sunması elzem husus olmasıyla beraber kamuoyuna net bir şekilde açıklanması önemlidir.
Türkiye’de her yıl maalesef bu süreçler, kısır bir döngünün içine sürükleniyor. Zamlar açıklanıyor, ardından her sektörde, ürün ve hizmetlere zamlar gelmeye başlıyor. Sonrasın da vatandaşın cebinde ki paranın bir kıymeti kalmıyor. Ve netice olarak vatandaş banka kredilerine, kredi kartlarına boyun eğmek zorunda kalıyor. Krediye boyun eğmek demek; faize boyun eğmek demektir. Bu kısır döngüyü kırmak için Refah payının kesinlikle verilmesi ve piyasalarda ki fahiş fiyatların yeterli seviyede denetlenmesi gerekmektedir. Eğer bu yapılmaz ise kısır döngüyü kıramazsınız.
Toplu Sözleşme Mekanizmasında Yapısal Sorunlar
2 yılda memurlar için yapılan toplu sözleşme ekonomik gerçeklerle senkronize olamamaktadır. Bu temmuz ayında memurun aldığı, toplu sözleşme zammı %5’dir. Bu zam oranı 2 yıl önce belirlenmiş olup, artı enflasyon farkı verilerek %15,56 olarak belirlenmiştir.
Şimdi burada yapısal bir sorun mevcut. Öncelikle toplu sözleşme süresinin 6 aya indirilmesi gerekir. Çünkü neden; toplu sözleşmede belirlenen zamlar 4 dönem olarak belirleniyor. İlk dönemin zammına olumlu bakılabilir ama diğer 3 dönem ise ekonomik veriler net olmadan belirleniyor.
Tahkim Kurulu Sorunu (Kamu Görevlileri Hakem Kurulu) Yapısal Sorunu
Memur ve memur emeklileri için 1 Ağustos 2025 tarihi itibariyle, 8. Toplu Sözleşme görüşmeleri başlayacak. Kamu işveren tarafından şu kişiler temsilci olacak; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanlığı temsilcileri, Strateji ve Bütçe Başkanlığı temsilcileri, Kamu kurum ve kuruluşları tarafından belirlenen bürokratlar ile eğitim, sağlık, enerji gibi 11 hizmet kolunda yetkili sendikalar kendi alanlarına ilişkin sözleşmeler için görüşmeler yapacaklar.
Görüşmelerde; Genel zam oranı, enflasyon farkı ve refah payı gibi maaş artışı teklifleri masaya gelir. Yan ödemeler, ek gösterge, tayin-harcırah, fazla mesai gibi haklar görüşülür. Hizmet kollarına özgü talepler müzakere edilir. Taraflar anlaşmaya yakınsa metinler netleştirilir. Anlaşma sağlanamazsa “uzlaşmazlık tutanağı” düzenlenir. Taraflar, Hakem Kurulu’na başvurup nihai kararı bekler. Ve neticede ne olur? Hakem kurulu 11 üyeden oluşur. Hakem Kurulunun 7’si Sendikasız Akademik Temsilcileri, Devletimiz tarafından atanır. 4 kurul üyesi ise sendika temsilcileri tarafından oluşur. Ve kamu işvereninin dediği olur.
Sizce böyle adil bir karar alınabilir mi? Kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.