• Anasayfa
  • Yazarlar
Pazar, 15 Haziran, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

POTRELER/KAZIM KARABEKİR PAŞA- 5

Necati İLMEN Yazar Necati İLMEN
25 Haziran 2024
Genel
0 0
0
0
PAYLAŞIM
24
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Mütareke ile birlikte meclisin uzun süre kapalı kalması, saray erkânının yahut hükümetin bilerek ya da bilmeyerek İngilizlerle işbirliği içerisine girmeleri, İstanbul’da kurtuluşa inananların azlığı gibi bazı sebepler vatan sevgisiyle dolu genç subayların birçoğunu yeni bir arayışa sevk etmek durumunda bırakmıştır. Bu arayışlardan birisi de mevcut hükümeti devirmek ya da kabineye istidatlı subayları/bürokratları getirmekti.

“… Bu yolu açabilmek için iki mühim meseleyi halletmek zarureti vardı. Ya kabineyi devirmek veyahut milli mukavemete taraftar Harbiye ve Dâhiliye Nazırını işbaşına geçirtmek. Birincisi şimdilik imkânsız gibi görünüyordu. İkincisini halletmeye çalışacaktık. Mesela Mustafa Kemal Paşa’nın Harbiye Nazırlığını deruhte etmeleri pek münasip olurdu. Paşa, sırf memlekete hizmet etmek bakımından bu vazifeyi memnuniyetle kabul edeceğini söylüyordu.”[1]

Karabekir ne kabineyi devirmenin ne de kabinede vatansever insanların yer almasının sorunu çözemeyeceğini dillendiriyor, tek kurtuluşu Anadolu’ ya geçmekte görüyordu. Zira Hürriyet ve İtilaf Fırkasına mensup hükümet yetkililerinin yeni bir oluşuma izin vermeyeceğini, İngilizler tarafından işgal edilen İstanbul’un memleketin yararına bir fikir ortaya koyamayacağına, üstelik genç subayların İstanbul’da kalması durumunda İngilizler tarafından tutuklanacağına inanıyordu. Elbette Anadolu’ya geçmek riskliydi. Hükümete başkaldıran bir yapıya karşı hem saray erkânının hem de İngilizlerin müsaade etmeyeceği ortadaydı.

“Evvela Doğu teşekküllerini Erzurum’da birleştirmek her hangi bir milli teşekkül hazırlamayı düşünüyorum. Yani bir milli Türk hükümeti esası. Eğer istiklalimize dokunulmaz yalnız Doğu vilayetleri tehlikeye düşerse Erzurum’da bu milli hükümet faaliyete başlar ve ben de milli hükümetin emrinde bir ordu kumandanı olarak Doğu’nun müdafaasını üstlenirim. Eğer tahminim veçhile tehlike bütün vatan için görülürse çıkacak hükümet yeni bir Türk milli devleti olur ve bizlerde bütün vatanın müdafaa vazifesini yaparız. Böyle bir şekilde meselenin hali tabi daha güçtür ve bütün arkadaşlarımızın Anadolu’da birlikleri başında bulunmaları lazımdır…”[2]

Karabekir’de olduğu gibi tüm genç subaylarda temerküz eden devlet aklı en iyi mücadele yolunun Anadolu’ya geçmekte görüyordu. Ali Fuat Cebesoy “Genç ve muktedir kumandanları kıtaları başında bulundurmak. İstanbul’dakileri de Anadolu’ya yollamak.” Gerektiğini savunuyordu. Anadolu’ya geçme hususunda ilk teşebbüsün aslında Karabekir’den önce Ali Fuat Cebesoy’dan geldiğini anlaşılıyor.

 “1919 yılı Şubat ayının sonlarında bütün hazırlıklarımı tamamlamıştım. İstanbul’da yapacak bir işim kalmamıştı. Merkezi Konya Ereğli’sinde bulunan kolordumun başına dönecektim. Mustafa Kemal Paşa ile bir defa daha anlaşmıştık. Kumandanı bulunduğum yirminci kolordu karargâhının Ankara’ya nakli ile burasının bir mukavemet merkezi yapılmasını kararlaştırdık… Mustafa Kemal Paşa’nın evine son defa olarak gitmiştim. Akşam yemeğini beraber yiyecek, dertleşecektik. Beni karşılarken;

‘Rauf Bey’i de çağırdım.” Demişti.

Akşam yemeğinden sonra saatlerce konuştuk. Kemal Paşa eğer bir vazifeye kendisini tayin ettiremezse Anadolu’ya en itimat ettiği bir kumandanın yanına gideceğini ve ilk defa oradan işe başlayacağını söylüyordu.

‘Paşam, ben ve kolordum daima emrindedir’ dedim.

… Yerinden kalkıp hararetle elimi sıkmıştı. ‘Beraber çalışacağız Fuat.’[3]

“ 1919 yılı mart ayı başında İstanbul’dan Konya’ya ve burada bir iki gün kaldıktan sonra 20 nci kolordunun karargâhı bulunan Konya Ereğli’sine gelmiştim.”[4]

Ali Fuat Cebesoy’un komuta ettiği kolordunun daha sonra Ankara’ya nakledilmesi milli mücadelenin yürütülmesinde önemli bir rol oynamıştır.

“Yirminci kolordu karargâhının Ankara’ya nakli emrini aldığım zaman ne kadar sevinmiştim… Ankara’ya nakli sebebi sırf hâlihazırda kolordu merkezi olmasındandı. Eğer İstanbul’da verdiğimiz kararlardan haberdar olsalardı, bu nakle katiyen yanaşmazlardı.”[5]

Doğuda Karabekir, batıda Ali Fuat Cebesoy’a tabi olan kolorduların milli mücadeleye önemli ölçüde askeri destek verdiğini görüyoruz. Ya diğer kolordular… Onların pençesi alınmış kâğıttan kaplandan farksız ortalıkta dolaştıklarına şahit oluyoruz.

“Şu ciheti esefle kaydetmek mecburiyetindeyim. Garptaki iki kolordumuz bizim gibi azimli bir yol tutamadıkları, birçok silah, cephane ve harp malzemesini galiplere kaptırmışlar. Kumandanları hakiki birer baş olamadıklarından 12, 13 ve 17 nci kolordularımız birer kuvvet olmaktan çıkmışlardı.”[6]

Mütarekenin imzalanması ve mütarekeye dayanılarak asayişin bozulduğu gerekçesi öne sürülerek işgallerin başlaması ülkede bir şok etkisi yaptığı gibi yakın zamanda da nelerin yaşanabileceğini (İzmir İşgali vb.) haber veriyordu. İşgalden dolayı Karabekir’de sarsıntı yaşayanlardan birisiydi.

“28 Kasım 1918’de Reşit Paşa vapuruyla Boğaziçi’ne girdiğimiz zaman karşılıklı İngiliz ve Fransız bayraklarının sallandığını görerek heyecana geldim. Büyükdere’de merasimle İngiliz bayrağının çekildiğini gördüğüm dakikada tek dağ başı mezar oluncaya kadar mücadele ederek istiklalimizi kurtarmaya vicdanıma karşı ahdettim. “Ya istiklal ya ölüm” diye haykırdım… Harbiye Nezareti Müsteşarı en yakın aziz arkadaşım Miralay İsmet Bey’e milletin istiklalini kurtarmak için düşüncelerimi şöyle izah ettim: ‘ Genç kumandanların İstanbul’a toplatılması ve hususiyle beni doğudan ayırmak büyük bir gaflet olmuştur. Beni derhal doğuya iadeye çalış. Ben orada milleti aydınlatır ve onlara yardım ederek memleketin yok olmasına karşı Doğu’da yeni bir milli Türk hükümeti vücuda getirerek Doğu’yu tehlikeden kurtardıktan sonra Batı tehlikesi bertaraf edilebilir ve bu surette mütareke hududu dâhilinde kalan anavatanımız kurtulabilir… İsmet Bey tehlikeyi büyük ve fikrimin imkânsızlığını söyleyerek askerlikten istifa ile bir köyde çiftçilik yapmamız fikrinde bulundu. Tek dağ başı mezar oluncaya kadar bu gayeden ayrılmayacağım, dedim. Bunun üzerine beni Doğu’ya tayin için çalışacağını vadetti. ”[7] 

Karabekir, Anadolu’ya gitme isteğini 1 Aralık 1918’de Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’ya, Mareşal İzzet Paşa’ya, Edirne kolordu kumandanı Cafer Tayyar Paşa’ya, Turgut Paşa’ya, Mustafa Kemal’e hatta halifeye de söylemiştir. Devrin padişahı: ‘Sizin gibi genç, mert ve şayan-ı itimat kumandana malik olmakla ben ve milletim iftihar eder.’ Dedi. ‘İşte bu mülakattır ki benim ve diğer genç kumandanların iş başına geçmesini temin eden amillerden birisi oldu.”[8]

Nihayet dört ay gibi bir zaman geçtikten sonra isteği kabul görür. 11 Nisan 1919’da Kazım Karabekir, İstanbul’a veda etmek için padişahın son defa huzuruna varır.

“Beni Doğu’daki dokuzuncu ordu kıtaatından müteşekkil olan on beşinci kolordu kumandanlığına tayin buyurduklarından dolayı teşekkür ettim ve İstanbul’da kolordu kumandanlıklarından gelmiş genç kumandanların Anadolu’ya birliklerin başına geçirilmesi için acele buyurmalarını, aksi halde telafisi mümkün olmayan felaketlerle karşılaşacağımızı hatırlattım ve ihtilaf devletlerinin ordularımızın silahlarını toplamaya başladıklarını ve bunun neticesinin korkunç olacağını izah ettim. Sultan Vahdettin iltifat ve dua etti. Büyük bir korku içinde kıvranıyordu. Sözlerim iyi tesir etti fakat uzun görüşmeden endişe ile “Fazla görüşmek münasip değil, Cuma selamlığıdır. Fakat fikrinizi takdir ediyorum.” Dediler, arz-ı veda ile metanet tavsiye ettim.[9]

Bu ifadelerden genç subayların Anadolu’ya gidişinde zımni olarak padişahın ve hükümetteki vatanseverlerin katkılarının olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul hükümetinin genç subayları Anadolu’ya göndermesindeki amaç her ne niyetle olursa olsun vatanın kurtarılmasına dolaylıda olsa hizmet ettiği açıktır.

Ali Fuat ve Karabekir’den sonra Mustafa Kemal Paşa’da gönderilmiştir. Paşanın gönderilmesi bir bakıma hatır gönül işiyle olmuştur. Ali Fuat Cebesoy sınıf arkadaşının meziyetlerini babasına anlatmış, babası da dünürü Mehmet Ali Bey’e söylemiştir. Eldeki yazışmalardan Mustafa Kemal Paşa’nın gönderilmesinde kilit adamın bir dönem Belediye Başkanı Mehmet Ali Bey’in olduğunu anlıyoruz. Bu zat Hürriyet ve İtilaf Fırkasına mensup, İttihat Terakki Cemiyetine karşı, Sadrazam Damat Ferit’e yakın birisidir.  Cebesoy, nüfuz sahibi olan Mehmet Ali Bey’e Mustafa Kemal Paşa’nın meziyetlerini anlatarak mutlaka bir mevkie getirilmesi ister.

“Mehmet Ali Bey, ufak bir tereddütten sonra sordu:

‘Fakat ittihatçıdır, diyorlar doğru mu?’ 

Mustafa Kemal Paşa İttihatçı değildir. Harp esnasında ve hatta daha evvel Enver Paşa ile olan mücadeleleri bunu ispata kâfidir zannederim.”

Mülakatımız hep bu mevzu üzerinde dönüp dolaşmıştı. Babamda benim tarafımdan çıkmış, oğlunun müstakbel kayınpederini beraberce iknaa çalışmıştık. Mehmet Ali Bey nazik bir zattı.

‘Bu benim için bir şeref olacaktır.’ dedi.”[10] 

Mehmet Ali Bey, Mustafa Kemal Paşa ile bir zaman sonra görüşür. Fırsat oluştuğu an bir görev alması için durumu sadrazama ileteceğini söyler ve nihayet beklediği fırsat kısa bir süre sonra Samsun’da asayişin bozulmasıyla ortaya çıkmıştır. O sırada Mehmet Ali Bey hükümette Dâhiliye Nazırı olarak görev verilmiştir.

“…Damat Ferit Paşa’nın etekleri tutuşmuş, Dâhiliye Nazırını çağırarak malumat istemişti. Mehmet Ali Bey fırsatın geldiğine kani olarak işgal kuvvetleri kumandanlığının raporunu teyit etmiş ve daha da ileri giderek buradaki asayişsizliğin her an artması beklendiğini söylemişti. Aralarında şu muhavere geçmişti.

‘Sükûnun bir an evvel iadesi şarttır. Aksi takdirde itilaf devletleri işe müdahale edeceklerdir. Bunun fena neticeler doğurması ihtimali vardır. Siz dâhiliye nazırı olarak ne düşünüyorsunuz?’

‘Hadise mahalline geniş salahiyetli, muktedir birini göndersek münasiptir. İstanbul’dan halli müşküldür.’

‘Mesela kimi tavsiye ediyorsunuz?’

‘Hatırıma Mustafa Kemal Paşa geliyor.’[11]

Damat Ferit, daha sonra Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüştür. Ona.

“ Tanıştığımıza memnun oldum. Sizin gibi mütemayiz, genç ve kıymetli kumandanlara çok ihtiyacımız olacak”

Bu sözlerden müspet bir intiba edindiği sarahaten anlaşılmıştı. Ertesi günü Harbiye Nazırı Müşir Şakir Paşa’ya Samsun’daki hadisenin tahkikine Mustafa Kemal Paşa’nın memur edilmesi emrini vermiş, muamelenin bir an evvel yapılmasını istemişti. [12]

Sonuçta Mustafa Kemal Paşa Harbiye Nazırı Şakir Paşa, Damat Ferit Paşa ve Vahdettin’in imzasıyla Anadolu’ya gönderilmiştir. Ancak gönderilmedeki niyetin milli mücadeleyi Anadolu’dan yönetmek olmadığını sadece asayişi sağlamak olduğunu söylememiz gerekir. Aynı şekilde diğer komutanların gönderilmelerinde de amaç buydu. Bu amacın dışında gönderildiğine dair ne padişahın ne de kurucu kadroların bir beyanı olmuştur.  Nitekim Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da milli mücadele savaşın başlatmasını öğrenen Damat Ferit Paşa’nın hem Dâhiliye Nazırı Mehmet Ali Bey’i hem de Harbiye Nazırı Şakir Paşa’yı görevinden uzaklaştırmak istemiştir. Sonraları bu iki isimde görevden alınmıştır. Aynı şekilde Mustafa Kemal ve Rauf Orbay’ın tutuklanması için kolordulara yazı göndermesi de İstanbul Hükümetinin Anadolu’da oluşabilecek bir yapılanmaya müsaade etmediğini göstermektedir.

Kazım Karabekir 1919 yılının Nisan ortasına doğru Erzurum’a giderken genç subaylarda yaklaşık bir ay sonra Anadolu’nun muhtelif yerlerinde görevlendirildiler. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’da Kurtuluş Savaşını başlattığı bir hengâmda İstanbul’dan tutuklanması için askeri birliklere ve Kazım Karabekir’e de bir yazı gönderilir. Harbiye Nezaretinden (Savunma Bakanlığı) gelen yazıya ve paşanın verdiği cevaba bir bakalım.[13]

 

                         ERZURUM 15. KOLORDU KOMUTANLIĞINA

                                                                                                    30 Temmuz 1919

Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in hükümet kararlarına aykırı fiil ve hareketlerinden dolayı hemen yakalanarak Dersaadete (İstanbul’a) gönderilmeleri Babıâli’ce uygun görülmekle oradaki memurlara gereken emirler verildiğinden kolorduca da ciddi yardımda bulunulması ve neticesinde bilgi verilmesi rica olunur.

                                                                                                   Harbiye Nazırı Nazım

Karabekir’in bir gün sonra bakanlığa yazdığı uzun cevabından kısa bir bölüm sunalım.

HARBİYE NEZARETİNE

                                                                                                                      1 Ağustos 1919

        C.30-7-335 Merkez dairesi 2733 şifreye:

        Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in mukarreratı hükümete aykırı fiil ve hareketlerinden dolayı yakalanmalarıyla İstanbul’a gönderilmeleri hakkında memuriyet mahalline emir verildiği cihetle kolorduca ciddi yardımda bulunulması emir veriliyor. Hükümetin kararları ve siyasi ne olduğunu bilmiyorsam da Erzurum’da bulunan Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in fiil ve hareketlerinde vatan ve milletin maksat ve menfaatlerine ve mevcut kanunlara aykırı telakki edilecek hiçbir hal ve harekâtı olmadığını görüyorum…

                                                                                                              15.K.Kumandanı

                                                                                                              Kazım Karabekir

 

Savunma bakanlığından gelen yazıda hemen tutuklanması ve bu konuda yardımcı olunması istenmektedir. Gelen yazının içeriği ve tarihi, yazıya bir gün sonra cevap verilmesi Karabekir’in milli mücadele noktasında kafasında herhangi bir tereddüdünün olmadığını ve milli mücadele gibi önemli bir dönüm noktasında risk aldığının bir işareti olarak kabul edebiliriz.

Devam edecek…

 

[1] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s.53.

[2] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s.44

[3] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 57.

[4] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 63.

[5] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 65.

[6] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 74.

[7] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s.38

[8] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s.39

[9] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s.41,42

[10] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 50,51

[11] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 80

[12] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 81

 

[13] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s.85

Önceki Haber

Tarihte Bugün; 25 Haziran 2018 – Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu Kuruldu

Sonraki Haber

Tarihte Bugün; 26 Haziran 1861 – Sultan Abdülmecit Vefat Etti; Yerine Abdülaziz, Padişah Oldu

Necati İLMEN

Necati İLMEN

Sonraki Haber

Tarihte Bugün; 26 Haziran 1861 - Sultan Abdülmecit Vefat Etti; Yerine Abdülaziz, Padişah Oldu

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 15 Haziran 1826 – Sultan II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı Kaldırdı “Vaka-i Hayriye”

15 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 14 Haziran 1839 – Jandarma Teşkilatı Kuruldu

14 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 13 Haziran 1987- Türk Yazar Ve Çevirmen Cemil Meriç Vefatı

13 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 12 Haziran 1966- Keban Barajı’nın Temeli Atıldı

12 Haziran 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (71)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (60)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (46)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (13)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (5)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Tarihte Bugün; 15 Haziran 1826 – Sultan II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı Kaldırdı “Vaka-i Hayriye”

15 Haziran 2025

KUŞLAR KANATLARIYLA, İNSANLAR UMUTLARIYLA YÜKSELİR

14 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 14 Haziran 1839 – Jandarma Teşkilatı Kuruldu

14 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 13 Haziran 1987- Türk Yazar Ve Çevirmen Cemil Meriç Vefatı

13 Haziran 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Tarihte Bugün; 15 Haziran 1826 – Sultan II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı Kaldırdı “Vaka-i Hayriye”

15 Haziran 2025

KUŞLAR KANATLARIYLA, İNSANLAR UMUTLARIYLA YÜKSELİR

14 Haziran 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap