• Anasayfa
  • Yazarlar
Cuma, 4 Temmuz, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Kültür ve Sanat

ŞÜPHE’NİN GİRDABIN DA Kİ YALNIZLIĞA MAHKUMİYETİN IZDIRABI

Editör Yazar Editör
8 Ağustos 2020
Kültür ve Sanat
0 0
9
0
PAYLAŞIM
6
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

İslâm literatüründe vesvese, zan, hisban, tevakkuf, hayret/ tahayyür ve daha çok şüphe, reyb, şek kelimeleriyle ifade edilmektedir. Bunlardan şüphe sözcüklerde “elbise giyme, örtüye bürünme “ anlamında ki iltibas kelimesiyle açıklanır. Buna göre şüphe “ bir şeyin üzeri örtülü, kapalı olduğundan onun niteliğinin tam olarak anlaşılmaması” demektir.

Kavram olarak ise şüphe, olay veya nesnenin varlığı, niteliği, amacı vb hususunda içine düşülen tereddüt, kuşku ve sıkıntı hali olarak açıklanmıştır.

Bana göre ise şüphe, tıpkı ateşten gömlek giymişcesine insanı yakıp kavuran, benliği ele geçiren azılı bir düşmandır. Öyle ki şüphe kelimesinin aşk, sevgi, sadakat değerleri içerisinde anılmasından dahi şiddetle

rahatsızlık duymaktayım. İnsan inanmadığı birini nasıl sevebilir? Yada sana inanmayan birinin aşkına, sevgisine, inanıp güvene bilirmisin? O durmadan şüphe edecek sen ise sana duyulan şüphenin yersiz oluşunu kanıtlamaya çalışarak ömür tüketeceksin…

Ya bir gün kanıtlayamayacak olursan?

Cevabı merak etmeye başladınız biliyorum. O vakit şüphe denilen azılı düşmanın okurken sizleri derinden sarsacak hikayesini beraberce okuyalım.

Suna, Fahri Kayahan’ın eşidir. Çok sevmektedir Fahri Bey karısı Suna’yı. Devir, o zamanın Malatya’sıdır. Ancak sevdiğine sevdiğini söylemenin bile ayıp karşılandığı o dönemde Fahri Bey daima söyler Suna’ya olan aşkını, sadakatini, bağlılığını… Ve bilir karısının gözlerinin ondan başka kimseye bakmadığını…

O dönemin kadınlarının en büyük eğlencesidir, haftada bir yapılan hamam sefaları. Kendilerine ayrılan günde toplanıp hamama giderler mahallenin tüm kadınları. İşte o hamam sefalarının birinde Suna’nın sırtında bulunan ve normal şartlarda kıyafetinden görünmesi mümkün olmayan bir ben dikkatini çeker hamamda bulunan ve Suna’nın yakın arkadaşı olan Neriman Hanım’ın o akşam eve geldiğinde laf arasında eşi Mustafa Bey’e Suna’nın sırtındaki ben’ den bahseder. Aradan zaman geçer.

Fahri Kayahan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvehanede Mustafa Bey ile karşılaşır. Aralarında ki sohbet bir süre sonra tartışmaya dönüşür ve olaylar karşılıklı olarak hakarete kadar varır. Fahri Kayahan öfkeyle yanıt verir “bir daha karşıma çıkma, seni el âleme rezil ederim.” Bu tehdit karşısında sinirlenen ve öfkesine yenik düşen, gayesi Fahri Kayahan’ı yaralamak olan Mustafa Bey’in dudaklarından şu cümleler dökülür. “ sen benimle uğraşacağına karına sahip çık, ben senin karının sırtında ki beni bilirim.” Fahri Kayahan duydukları karşısında beyninden vurulmuşa döner. İnanamaz Suna’sının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen şey neyin nesidir? Elin adamı Suna’nın sırtında ki beni nerden biliyordu?

Aklında ki soru işaretleriyle eve varır, çok sevdiği Suna’sını karşısına alır ve durumu anlatır. Suna göz yaşları içerisinde yeminler eder “ Aman beyim etme “ der. Bakar mıyım senden başkasına?

O günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe, karısına karşı kötü davranmaya başlar. Fahri Kayahan yine bir akşam yemekte sudan bir sebeple çıkan tartışma sonrası ceketini alır ve Malatya sokaklarında dolaşır durur. Eve geldiğinde neredeyse güneş doğmak üzeredir. Eve girer ve gördüğü manzara karşısında dona kalır. Biricik Suna’sı kendini aşmıştır. Sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. O mektupta Suna’nın son sözlerinde şunlar yazılıdır.

“ Kusura bakma beyim, ama günlerdir kafanda ki soru işaretlerinin nedenini bilmekteyim. Kendimi temize çıkarmak için başka yol bulamadım. Şunu bil ki, ben sana hiç bir vakit ihanet etmedim…”

Fahri Kayahan göz yaşları içerisinde eşinin cansız bedenini asılı olduğu ipten ayırır ve yere yatırır. Islak göz yaşlarını silerken birde bakar ki hava aydınlanmıştır. Yüreğinde ki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde kelimelerin acı feryadıyla o meşhur sözler dökülür.

ŞAFAK SÖKTÜ YİNE SUNAM UYANMAZ

Şafak söktü yine Sunam uyanmaz

Hasret çeken gönül derde dayanmaz

Çağırırım Sunam sesim duyulmaz

Uyan Sunam uyan derin uykudan

Çektiğim gönül elinden

Usandım gurbet elinden

Hiç kimse bilmez halimden

Uyan Sunam uyan derin uykudan

Bunca diyar gezdim gözlerin için

Niye küstün bana el sözü için

Dilerim Allah’tan sızlasın için

Uyan Sunam uyan derin uykudan

Çektiğim gönül elinden

Usandım gurbet elinden

Hiç kimse bilmez halimden

Uyan sunam uyan derin uykudan

Yüreği aşk ile, sevda ile harmanlanmış olanlara rast gelesiniz…

Önceki Haber

Son Dakika! Bitlis Hizan’da Bir Deprem Daha Oldu

Sonraki Haber

Apple Kullanıcılarını Üzecek Söylenti

Editör

Editör

Sonraki Haber

Apple Kullanıcılarını Üzecek Söylenti

Çok Okunanlar 9

  1. Art says:
    5 sene önce

    👏👏👏

    Cevapla
    • Himmet Kızıltaş says:
      5 sene önce

      Bu türkünün bu kadar acılarla dolu olduğunu öğrenmiş durumdayım. İçim yandı

      Cevapla
      • Bayram06 says:
        5 sene önce

        Gayet etkileyici bir hikaye. Tüylerim diken diken oldu. Yüreğinize sağlık efendim

        Cevapla
        • Ensar demir says:
          5 sene önce

          Kaleminize yüreğinize sağlık. Çok etkileyici 🙏

          Cevapla
  2. Fatih ÇALTI says:
    5 sene önce

    Türküler, türkülerimiz. Herbirisi ayrı bir yaşanmışlığın gönülden tellere ve dillere yansıması. 1996 yılında Malatya da düzenlenen ve davetli olduğumuz Türk Halk Müziği konserinde bu kadar detaylı değildi ama THM sanatçısı arkadaşım Fatma Şahin sahnede anlatmıştı bu türkünün hikayesini. Bu kadar net ve kapsamlısını öğrenmek dinlediğimizde duyduğumuz duyguya daha da anlam kattı. Var olasın kıymetlimiz Şeyda ERDAL kardeşim.

    Cevapla
  3. Hüseyin Balcı says:
    5 sene önce

    Fitne kıtalden çok daha kötüdür sözünün tecellisi olmuş bu türkünün öyküsü.

    Cevapla
  4. Emre says:
    5 sene önce

    Bu türkünün böyle bir hikayesi olduğunu bilmiyordum.gercekten çok etkiliyici.

    Cevapla
  5. Emel says:
    5 sene önce

    Türkülerin hikayesini okumak gayet heyecan verici ve türkülerin yaşatılması adına çok önemli. Kaleminize saglik.

    Cevapla
  6. emrahsancar says:
    5 sene önce

    bu türkünün hikayesini daha önce biliyordum fakat ek olarak yaptığın girizgah çok ama çok güzel olmuş. kelimen bol olsun şeyda kardeşim. 😊

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 3 Temmuz 1988- İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Açıldı

3 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 2 Temmuz 1993- Sivas Madımak Oteli Yakıldı 37 kişi Yanarak Hayatını Kaybetti

2 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 1 Temmuz 1736 – I. Mahmud Tahta Çıktı

1 Temmuz 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (72)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (61)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (46)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (15)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (7)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025

Temmuz Zamları Belli Oldu: Memur ve Emekli Maaşlarında Artış

3 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 3 Temmuz 1988- İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Açıldı

3 Temmuz 2025

Bursa Gemlik’te 4,3 Büyüklüğünde Deprem: İstanbul ve Çevre İller de Sallandı

2 Temmuz 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025

Temmuz Zamları Belli Oldu: Memur ve Emekli Maaşlarında Artış

3 Temmuz 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap