• Anasayfa
  • Yazarlar
Çarşamba, 25 Haziran, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

İSRAİL VE ABD’NİN “SOSYAL DARWİNİST” POLİTİKALARLA UMUMİ BARIŞI YOK ETMELERİ

Dr. Adnan Küçük Yazar Dr. Adnan Küçük
24 Haziran 2025
Genel
0 0
0
0
PAYLAŞIM
54
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Her bir ülkenin, siyasi, sosyal, kültürel, stratejik, ekonomik, sosyolojik vb. değişik şartlara bağlı olarak şekillenen güvenliklerini tehdit eden durumlar vardır.

Mesela Afrika’da fazla etkinliği olmayan Burkina Faso’nun da güvenlikle ilgili bir takım endişeleri vardır. Bu endişeler bu ülke yönetimini ve halkını rahatsız edebilir.

Benzer şekilde mesela Brezilya’nın da gerek komşularıyla gerekse bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerinde güvenlik temelli endişeleri, korkuları vardır.

Diğer ülkelerin de benzer şekilde güvenlik endişeleri mevcuttur.

Bu ülkeler, güvenlik endişelerini gidermek üzere bazı politikaları uygularlar ya da uygulayamazlar.

Burada güvenlikle alakalı endişeler çok karmaşıktır.

Bir ülkenin güvenlikle alakalı endişesinin kaynağını bir başka ülkenin milli politikaları, ekonomik gücü, askeri donanımı teşkil edebilir. Bu durumda, meşru olarak sahip olunan çeşitli güçler (ekonomik, silahlı, doğal kaynaklar vb.) diğer bir ülke için “güvenlik tehdidi” olarak algılanabilir, kabul edilebilir.

Hatta bazı ülkelerin uluslararası hukuka uygun şekilde meşru yollarla belli ittifaklara dâhil olmaları, ittifaklar tesis etmeleri diğer bazı ülkeler için güvenlik endişesine sebep olabilmektedir. Mesela Ukrayna’nın NATO’da yer almasının Rusya yönünden güvenlik endişesi kabul edilmesi buna misal teşkil eder.

Güvenlik Endişesini Gidermenin Muhtelif Yolları

Birincisi, Savunma ve Caydırıcılık temelli Güvenlik İnşası

Devletlerin güvenlik endişelerini gidermelerinin uluslararası hukuka uygun olan çok sayıda meşru yolları vardır.

Bunlardan bazıları şu şekildedir:

* Ekonomik olarak güçlenmek, çeşitli ülkelerle ekonomik güç birliği yapmak;

* Eğitim alanında güçlenmek, teknolojik gelişmelere imzalar atmak; bu yönde çeşitli ülkelerle, kuruluşlarla işbirliği yapmak;

* Silah sanayiinde güçlenmek, rakiplerinden daha güçlü silahlara sahip olmak, çeşitli ülkelerle ve kuruluşlarla güvenlik temelli işbirliği yapmak;

* Toplumsal alanda güçlü olmak, güçlü bir toplumsal yapı inşa etmek, atomize bireyci kişilerden oluşan bir toplum yerine, hamiyet-i milliyesi, hamiyet-i vataniyesi ve hamiyet-i diniyesi güçlü olan bireylerden teşekkül eden toplumsal yapı inşa etmek;

* İktidar ve muhalefetin, Ülkenin bekası, istikbali, hedefleri, düşmanları, dostları konularında müttefik oldukları siyasi yapı inşa etmek;

* Sağlam bir ahlaki yapıya sahip olmak;

* Aile yapısının sağlam olması, ailenin, toplumun temeli olması işlevini eksiksiz olarak yerine getirmesi.

Bunlar daha da çoğaltılabilir. Burada bu kadarla iktifa ediyoruz.

Burada sözünü ettiğimiz güçlülük halleriyle, devletler-milletler arası ilişkilerde dostane ilişkilerin kurulması, savunma ve caydırıcılığın sağlanması amaçlanır.

Bu özelliklere sahip devletler ve milletler, esasen haksız tecavüzlerde, işgallerde bulunmazlar, haksız saldırı ve işgallere karşı da güçlü olurlar, düşmanlar bu tür ülkelere, ittifaklara cesaret bulup saldıramazlar. Saldırsalar da mağlup olmaya mahkûmdurlar.

İkincisi, Saldırı, İşgal, Yok etme, Başkalarını Yutma Temelli Güvenlik İnşası

Buna “Sosyal Darwinist” temelli güvenlik inşası da denebilir.

İkinci tür güvenlik inşasında temel motivasyon, sadece savunma ve caydırıcılık temelli bir güvenlik yapılanması değildir. Burada hem savunma ve caydırıcılık hem de saldırı ve yayılmacı, işgalci, yok edici bir güvenlik inşası söz konusudur.

Bu yöndeki güvenlikçi politikaların felsefi temeli, güçlü olmak ve sürekli mücadele etmektir. Bu felsefeye göre, hayat bir mücadeleden ibarettir. Bu mücadelede güçlü olan yaşar, daha da güçlenerek varlığını sürdürür, zayıf olanlar mağlubiyete ve yok olmaya mahkûmdur.

Bu anlayışta, haklı olmak için güçlü olmak yeterlidir. Bir diğer ifadeyle, bu mücadelede güçlü olanlar sürekli haklıdırlar.

Hakkın üstünlüğü, haklı olan güçlü olması değil, güçlü olanın haklı olması söz konusu olduğu için, işgalciler sürekli haklıdırlar.

Bu bağlamda güçlü olanlar, işgal fiillerini görünürde haklı göstermek için genellikle “GÜVENLİK” gerekçesini ileri sürerler.

Yanı “nükleer silahlara sahip oldukları, terör örgütlerini destekledikleri, demokrasi ve hürriyetin olmadığı” gibi bahanelerle güçlü devletler gözlerini kestirdikleri ülkeleri işgal ederler. Bazı kereler bu işgaller neticesinde milyonlarca kişinin öldürülmesine sebep olurlar. Bu ölen kişilerin çok büyük ekseriyeti masum kişilerdir.

Çoğu kereler bu iş işgalle bitmez, işgalci güçlü devletler, işgal ettikleri ülkelerin yeni rejimlerini belirlerler, bazı kereler işgal ettikleri ülkeyi birkaç parçaya bölerler.

İşgalci güçler, çoğu kereler Bunlarla da yetinmezler, işgal için harcadıkları paraların, kullandıkları silahların parasını da elde etmek için işgal ettikleri ülkelerle yapacakları andlaşma görüntülü dayatmalarla tabii kaynaklarına hükmederler. Özellikle nadir elementler, en çok iştah kabartan tabii kaynaklardır. Kısaca hem işgal ederler, hem de işgal sonrasında diş kiralarını da sömürü yoluyla elde ederler. Her şartta işgal edilen ülke kaybeden durumundadır.

İşgalci büyük güç sahipleri çoğu kereler, “demokrasi”, “insan hakları”, “hukuk devleti”, “hukukun üstünlüğü”, “hürriyet”, “adalet”, “insan onuru”, “bireycilik”, “aklın üstünlüğü”, “laiklik”, “cumhuriyet” gibi albenisi parlak olan, insanı itibarlı konuma getiren kavramlar, bu müstemleke güçlerinin işgal fiillerinden en çok kullandıkları kavramlardır.

Bu müstemleke güçleri, genellikle işgal fiillerini gerçekleştirmek için, işgal edecekleri ülkeye “hürriyeti”, “demokrasiyi”, “insan haklarını” getireceklerini söylerler.

Esasen haksız işgallerle, katliamlarla, insanların yerlerinden yurtlarından edilmeleriyle, burada bahsi edilen kavramlar yüzde yüz çelişmektedir. Ama bu çelişki işgalcilerin hiçbirisinin umurunda değildir.

Güç kullanırken, bazı kereler, hukuken meşru görülen bazı kavramlar kullanılır ise de, kullanılan bu kavramlarla ifade edilen ve esasen insanlık açısından kıymetli olan konular (hürriyet, güvenlik, hak vd.) çoğu kereler sadece görüntüden ibarettir. Hakikatte gerekçe olarak gösterilen hususların gerçekten var olup olmadığına bakılmaz. Bir müddet sonra bu gerekçeler unutulur. İşgallerle alakalı konular konuşulur.

Güç mücadelesinde, güçlü ülkeler rakiplerini terörü desteklemekle suçlarlar. Fakat kendileri de hiç perva etmeden terör örgütlerini kurarlar, sevk ve idare ederler, amaçlarına ulaştıktan sonra da bu örgütleri paçavra gibi bir kenara atarlar.

Terör örgütleri ile hukuk devleti, insan hakları, adalet vd. insani değerlerin hiçbir uyumluluğu yoktur. Ama bu uyumsuzluğun güçlü devletler yönünden bir manası yoktur.

Müstemleke devletleri hakikatte terör örgütlerini her yönden kullanırken, bazen bu ilişkilerini gizlerler bazen gizlemeyi bile lüzumlu görmezler. Amerika ile PKK ve uzantıları olan Terör örgütleri arasındaki ilişkiler bunun en bariz misalini teşkil etmektedir.

Bazı kereler müstemleke devletleri, terör örgütlerini kurarken, onları hürriyet savaşçıları olarak nitelerler. Bu devletler, kendilerine karşı böyle bir oluşumun kurulmasını terör örgütü diye reddederken, kendileri bu terör örgütlerini kullanmaktan kaçınmazlar.

Güç mücadelesinde, asıl olan haklı olmak değil gücüyle karşıdakini ezmek, yok etmek ya da zayıflatmak olduğu için, terör örgütlerinden faydalanmayı da kendisi için bir hak bilir.

Tekrar söyleyelim, bütün bu güç mücadelelerinin önemli bir kısmının temel gerekçesini “GÜVENLİK” endişesi oluşturur. Bir diğer ifadeyle, güç mücadelesinde işgalleri, katliamları, yıkımları haklılaştırmak için bu gerekçe ileri sürülür.

Amerika ve İsrail’in Güvenlik Gerekçesi İle Yaptıkları İşgaller ve Saldırılar

İsrail, “güvenlik” gerekçesi ile Gazze’yi yerle bir etti, elli binden fazla masum insanı katletti. Yine güvenlik gerekçesi ile İran’a saldırılarda bulundu, Suriye’nin muhtelif askeri tesislerini yok etti.

Amerika, İsrail’in İran’a yönelik yaptığı saldırıları, güvenlik gerekçesiyle desteklediği gibi, bombalamalar yoluyla saldırılara iştirak etti.

Tüm Batılı müstemleke güçleri, “güvenlik” gerekçesiyle, bu saldırılara destek verdiler.

“GÜVENLİK” bir aparattır. Yani haksız, hukuksuz saldırıları meşru göstermek için kullanılan bir aparattır.

Aslında her bir ülkenin “güvenlik” temelli karşı karşıya olduğu tehlikeler mevcuttur.

Her bir ülkenin, “güvenlik” gerekçesiyle, diğer ülkelere karşı saldırması halinde, Hobbes’in “herkesin herkesle savaşı” şeklinde ifade ettiği tam kaos ortamı ortaya çıkacaktır.

Herkesin herkesle savaştığı bir ortamda hukuk değil, güç belirleyicidir; haklı olan değil güçlü olan kazanır, zayıf olanlar hukuken haklı olsalar da kaybetmeye ve yok olmaya mahkûmdurlar.

Diğer yandan, Amerika, İsrail, Rusya, İngiltere, Çin gibi ülkelerin, “GÜVENLİK” gerekçesine sığınmaları, onlar için bir hak görülürken, bu güçlü ülkeler, rakiplerinin “GÜVENLİK” gerekçelerini kabul etmemektedirler.

Bu bağlamda, Amerika, Rusya, Fransa, Çin, İsrail, nükleer silahlara “GÜVENLİK” gerekçesiyle sahip olmayı kendileri için bir hak kabul ederlerken, diğer ülkeler için bu hakkı onlara tanımıyorlar.

İsrail, güvenlik gerekçesiyle, Suriye’nin güvenliği için zorunlu olan savunma tesislerini, kendi güvenliğini tehdit ettiği için bombalamayı hak biliyor. Benzer durum İran’a yönelik saldırılar için de söz konusudur.

Bu müstemleke güçler, İran’ın, Suriye’nin vd. ülkelerin güvenlik gerekçesiyle silahlanmalarını kabul etmiyorlar.

Amerika ve diğer müstemleke güçler, kendi güvenliklerini ihlal eden hiçbir güvenlik yapılanmasını, silahlanmayı meşru görmüyorlar. Şartlar oluştuğunda ya da oluşturulduğunda bu ülkelere “GÜVENLİK” gerekçesiyle saldırıyı kendilerine hak biliyorlar.

Nihai Değerlendirme

Amerika, İsrail, Rusya vd. işgalci, yayılmacı müstemleke güçler, “sosyal Darwinizm” çerçevesinde, güç mücadelesinde rakiplerini yok etmek için hiçbir hukuki ve ahlaki kural tanımıyorlar.

Birleşmiş Milletler (BM) denilen kuruluş, 5 müstemleke devletin işgallerini, haksız saldırılarını engelleyici mekanizmalardan mahrumdur. BM’nin, beş ülkenin iradesine rağmen bir etkinliği yoktur. Bir diğer ifadeyle, beş ülkeden birisinin olumsuz kararı BM kararlarının etkisizleştirilmesi için kâfidir. Dolayısıyla, beş devletten birisi, geri kalan 192 devletten daha büyük hale gelmiş olmaktadır.

Dünyada barışın sağlanması, “sosyal Darwinizm” temelli güçlünün tüm rakiplerini ezmesi, etkisizleştirmesi, işgal etmesi, kısaca herkesin herkesle savaşması, bu savaşta haklıların değil güçlülerin üstün olması yoluyla değil, hakkın, hukukun üstünlüğü ile güçlünün değil haklının korunmasıyla, güvenliğin, işgallerin meşrulaştırılmasına değil, devletlerin meşru haklarının korunmasına gerekçe gösterilmesiyle, hiçbir ülkenin haksız işgallere maruz kalmamasıyla, sürekli savaş yerine barışın tesis edilmesine odaklanılmasıyla, güvenlik ihtiyacının karşılanmasının sadece müstemleke güçleri için değil, her bir ülke için kabul edilmesiyle mümkündür.

Kısaca dünya barışının sağlanması, “Sosyal Darwinizm”le değil, barış, hukukun üstünlüğü, hak ve adalet temelli küresel düzenle mümkündür.

Önceki Haber

Tarihte Bugün; 24 Haziran 1645 – İstanbul’dan 348 Harp Ve Nakliye Gemisiyle Hareket Eden Osmanlı Ordusu, Girit Adasına Çıktı

Sonraki Haber

Ankara’da Sıcaklık Alarmı: 34 Dereceye Kadar Yükselebilir!

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük

Anayasa Hukukçusu / Yazar

Sonraki Haber

Ankara’da Sıcaklık Alarmı: 34 Dereceye Kadar Yükselebilir!

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 24 Haziran 1645 – İstanbul’dan 348 Harp Ve Nakliye Gemisiyle Hareket Eden Osmanlı Ordusu, Girit Adasına Çıktı

24 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 23 Haziran 1939- Hatay Devleti’nin Türkiye’ye Katılmasına İlişkin Antlaşma Ankara’da İmzalandı

23 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 22 Haziran 1691 – Osmanlı’nın 20. Padişahı II. Süleyman Vefat Etti

22 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 21 Haziran 1976- Rauf Denktaş Yeniden Kıbrıs Türk Federe Devleti Devlet Başkanlığına Seçildi

21 Haziran 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (72)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (61)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (46)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (14)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (6)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Muharrem İnce CHP’ye Dönüşünü TBMM’de Duyurdu

24 Haziran 2025

Ankara’da Sıcaklık Alarmı: 34 Dereceye Kadar Yükselebilir!

24 Haziran 2025

İSRAİL VE ABD’NİN “SOSYAL DARWİNİST” POLİTİKALARLA UMUMİ BARIŞI YOK ETMELERİ

24 Haziran 2025

Tarihte Bugün; 24 Haziran 1645 – İstanbul’dan 348 Harp Ve Nakliye Gemisiyle Hareket Eden Osmanlı Ordusu, Girit Adasına Çıktı

24 Haziran 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Muharrem İnce CHP’ye Dönüşünü TBMM’de Duyurdu

24 Haziran 2025

Ankara’da Sıcaklık Alarmı: 34 Dereceye Kadar Yükselebilir!

24 Haziran 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap