• Anasayfa
  • Yazarlar
Cumartesi, 5 Temmuz, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

SENİ DE VURURLAR EY ACI

Necati İLMEN Yazar Necati İLMEN
5 Kasım 2023
Genel
0 0
1
0
PAYLAŞIM
32
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Ferman Karaçam’ın yazdığı Sacit Onan’ın o güzel sesiyle okuduğu şiiri hatırlayalım.

“Seni de vururlar bir gün ey Acı
Uçuşup durduğun kanatlarından
Sazın, sözün, türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalırsın

Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı
Gül açan yüzlerimizde
Göğeriyor rengin senin de

Biz seni
Tâ eskilerden tanırız
Hani göğüslerimize taş olur inerdin
Avuçlarımızda Hira Dağı’ydın
Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
Akdeniz rüzgârlarına karışan sendin

Biliyorum
Hiçbir tarih yazmayacak
Ve bir sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
Göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebelerimize
Mitralyözlerin Washington’dan ayarlandığını

Seni de yakarlar bir gün ey Acı
Bir taptuk kul gözlerinden vurursa
Parmakların eğri ağaç tutamaz
Çığlıkların çağlar aşar, duymazsın

Ve ben biliyorum
Örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı
Ve İbrahim’in baltasını
Ben biliyorum

Nereden başladı bu kesik dans
Ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü insanlar kim?
Kim kimin yanında
Kim kimin karşısında
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

Üsküdar kız lisesinde okuyan genç kız
Çantasında kimin fotoğrafını taşıyor
Kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
Neden gülüyorlar ki

Seni de vururlar bir gün ey Acı
Filistin’de sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin budanır
Kuru bir kütükle kalakalırsın

Öyle bakmayın balkonlarınızdan
Fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
Damarlarımızı yırtıyor
Tuna nehri, onulmaz Boşnak sızıları
Pompalıyor yüreğime

Plevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
Çeçenya’da yiğitler
İnancın emeğin / ve Aşk’ın
Kılcal damarlarına ulanıp sustular…

Ve ne Bağdat’tan
Ne Şam’dan
Ne Mekke’den
Ne Diyarbekir’den
Ne İstanbul’dan
Ne Buhara’dan
Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
Duymuyor

Seni de vururlar bir gün ey Acı
Halepçe’de soldurulmuş gül gibi
Bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
Ve siz
Ey analar,
Hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz…

Gelin kızların giysileri kirletildi
Çocuklar hep yetim kalıyor

‘Elem yecidke yetimen feava’

Ve ben biliyorum
Ben biliyorum
İstanbul’un
Bağdat’ın
Diyarbekir’in
Mekke’nin
Buhara’nın
Birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü sonra

Ey insan
Ey insanlık
Ayağa kalk

Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
Boyunları gövdesinden ayrılmış insanları
Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu çocukları
Gelişmiş laboratuvarlarınızda dikkatle inceleyin

Ve bir gün
Bu dünya
Gül bahçesine dönecek
Bunu böyle bilin ve
Unutmayın…”

Çocukluğum, siyah-beyaz televizyonlarda İran- Irak savaşlarını izlemekle geçti. Kâh İran hamle yapıyordu, kâh Irak… Sanıyordum ki biri Müslüman diğeri bir ecnebi ülkesi. O yaşta nereden bilebilirdim ki kardeşlerin arasına su-i zan düştüğünü. Batı, horoz dövüştürür gibi çarpıştırdı bu iki İslam ülkesini.

Kim kazandı, kaybeden kim? Cevabı yok bu sorunun. Ve hiç de olmayacak. Çocukluğumun ilk savaşından geriye koskoca bir yıkım kaldı hafızamda. Tahran’ın ve Bağdat’ın gülleri soldu. On binlerce masum kanı döküldü toprağa. Bir birbirlerinin can damarları olan petrol tesislerini bombalayıp milyarlarca dolarlık zarar ise bu yıkımın en hafif olanı.

İslam’ın onurunu koruyacakları yerde Müslümanların tutuştukları sen, ben davası ne yazık ki hiç bitmedi. Irak, İran’la giriştiği bu amansız savaş boyunca kendisini destekleyen ülkelerden borç para almış ancak ödeyememişti. Tefeci devletlere borcunu ödeyebilmek ve başka sebeplerinde tetiklemesiyle bir başka İslam ülkesi olan Kuveyt’teki petrol kuyularına saldırdı. Ardından Kuveyt işgali bahane edilerek Irak bir kez daha bir fitnenin kucağına düşüverdi. Savaş baronları olan devletlerin ve uydu nevinden bazı ülkelerin işgal ettiği yorgun Irak’ta hayat tam bir kamusa döndü. 1.Körfez Savaşı’nda dünyanın beşinci kara ordusuna sahip ülkesi olduğu tahmin edilen Irak, müttefik kuvvetlerce darmadağın edildi. Daha sonraki yıllarda Irak özgürleştirilmek adına! Bir kez daha uğradı işgale. Bir milyondan fazla can, yüz binlerce sakat insan, atılan bombalar, tecavüze uğrayan kadınlar, tahrip olan yeraltı ve yerüstü kaynakları hepsi birer özgürlük hediyesi olarak sunuldu bizlere… Bugün bile Dicle Nehri kanalizasyon ve kimyasal atıklardan dolayı zehir akıtmakta. Maalesef bu zehirden daha yakıcı bir zehir var ki o da Irak’ta halen devam etmekte olan ve nereye gideceği de belli olmayan mezhep ve etnik çatışmaların hüküm sürmekte olduğu…

Yaşımın artmasıyla birlikte İslam ülkelerinin derdinin de arttığını gördüm. Orta Doğunun sisli ve puslu havasını yaşadıktan sonra Boşnak sızıları geldi kulağıma. Sırpların katliamıyla kulakları sağır eden bir ses duyuldu Saray Bosna’dan dünyanın dört bir yanına… Bosna’da on binlerce can düştü toprağa sorgusuz sualsiz. İki milyon insan terk-i diyar etti vatanından. Elli bine yakın kadının namusu pâyimâl edildi. Fecaatte insan kıyımı, kültür kıyımıyla at başı gidiyordu Bosna’da… Bir buçuk milyon kitap yok edildi sözüm ona uygar geçinen barbarlar tarafından.  Osmanlıca, Farsça ve Boşnakça yazılan el yazması kitaplar yakıldı. Ecdadımın bin bir zahmetle yaptığı köprüler, camiler ve yollar içi harap olanlarca harap edildi.

Yaptıklarımızın bir diyeti miydi? Bilemem. Ancak Müslümanların akan kanı bir türlü durmak bilmiyordu. Keşmir, Karabağ, Myanmar ve başka yerlerle devam etti. Suriye içinden vuruldu. Sessiz sedasız şehadet şerbeti içti gençler, gelinlik kızlar. Vatansızlığın bedeli ödetildi uçurtma uçuran çocuklara. Libya istikrarsızlığa sürüklendi. Yusuf’un ülkesi Mısır’da da durum pek farklı değildi. Bir mermi dahi kullanmayan sivil halkın üzerine iskarpinler ateş saçtı. Demokrasi kurşunların arasından uçup gitti sonra.

Ve Kudüs… İslam’ın şanlı, fakat talihsiz beldesi…

BBC’nin zihnimize kazıdığı o fotoğrafı hiç unutmadık. Unutmayacağız da. İsrail askerlerinin açtığı ateş arasında kalan baba ve çocuğunu gördük çaresizce… Jamel ad-Durra’nın oğlunu korumak için yaptığı mücadele kanımızı dondurdu. Beton bir blokla duvar arasına çıkışıp kalan baba ve çocuğu mermi yağmuruna tutulurken küçük Muhammed, nasıl da cılız kollarıyla tutulmaya çalışıyordu babasına. Heyhat! Ne çığlığı, ne çırpınışı, ne de ağlayışı kâr insanlıktan nasipsizlere. Ağır yaralı olan babasının kollarında can verdi Muhammed. Onları kurtarmaya gelen ambulans sürücüsünü bile öldürmekten geri durmadılar. O fotoğraf karesi ne ilkti ne de son. O fotoğraf karesinde ölen Muhammed değildi yalnızca. Bizdik. Bizim çocuklarımızdı. Ömerler, Yusuflar, Ayşeler…

8 Ekimden bu yana Filistin’e yine ateş düştü. Gerçi hiç kalkmamıştı ki bu ateş. Yine binlerce ölü ve yüzlerce yaralı var. Hamasın askerlerinin öldürüldüğü falan yok. Ölenlerin yarısı çocuklar ve kadınlar. Gerisini de sivil insanlar oluşturuyor. Kudüs boğulmaya çalışılıyor. Yarım asırdan beri toprakları her geçen gün daha da gasp edilen bir ülkeye dönen Filistin, bugün artık haritada iğne ucu kadar bir yere malik. Ne yazık ki buradan da kovulmak isteniyor. Ve bizler yine suskunuz.

Öyle anlaşılıyor ki acının vurulma vaktine epey zaman var. Belki de hiç vurulamayacak. Hep yüreğimizi yakacak. Ama bizler yine kınayacağız. Ölülerin ardından ağıtlar yakacağız. En güzel şiirler dökeceğiz mehtaplarda gövdesinden biçilen insanlar için. Hamaset nutukları dökülecek suskun kürsülerimizden. “Kahrolsun İsrail!” diye sloganlar atacağız elimizdeki kola şişeleriyle. Ellerimiz yine kalkacak duaya seccademiz ıslanmadan. Yine kınama mesajları yağacak onların icat ettiği telefonlarımızdan. Dilimizden hiç düşmeyen “Müminler ancak kardeştirler.” Ayetini okuyacağız minberlerden bölük pörçük hâllerimizle. Ne var ki ne onların zulmü bitecek ne de bizim duyarsızlığımız.

Her şeye rağmen son bir ihtimal daha var. Belki acıyı hissettiğimizde konuşacağız ne yapılması gerektiğini. İşte o gün geldiğinde ey Batı! Belki de sizi de vuracak bu acı, hem de atar damarlarınızdan.

Önceki Haber

ABDULLAH ÇATLI KİMDİR?

Sonraki Haber

Aydın Söke’yi Sel Vurdu: 2 Kişi Kayıp 2 Kişi Hayatını Kaybetti

Necati İLMEN

Necati İLMEN

Sonraki Haber

Aydın Söke'yi Sel Vurdu: 2 Kişi Kayıp 2 Kişi Hayatını Kaybetti

Çok Okunanlar 1

  1. Turgut Özbek says:
    2 sene önce

    Kıymetli Necati hocam kalemine kuvvet gönlüne sağlık. İnşallah bu acılar birgün bitecek. Bu zulüm ateşi o zalimleri yakıp kavuracak.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 5 Temmuz 2008 – Türk yazar, Şair ve Milletvekili, Adil Erdem Bayazıt Vefat Etti

5 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 3 Temmuz 1988- İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Açıldı

3 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 2 Temmuz 1993- Sivas Madımak Oteli Yakıldı 37 kişi Yanarak Hayatını Kaybetti

2 Temmuz 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (72)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (61)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (47)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (15)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (7)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Tarihte Bugün; 5 Temmuz 2008 – Türk yazar, Şair ve Milletvekili, Adil Erdem Bayazıt Vefat Etti

5 Temmuz 2025

Şehit Yakınları ve Gazilere Doğal Gazda Yüzde 50 İndirim

4 Temmuz 2025

Gazeteci-Yazar Nihat Genç 69 Yaşında Hayatını Kaybetti

4 Temmuz 2025

Memur ve Emekli İçin Refah Payı Nerede?

4 Temmuz 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Tarihte Bugün; 5 Temmuz 2008 – Türk yazar, Şair ve Milletvekili, Adil Erdem Bayazıt Vefat Etti

5 Temmuz 2025

Şehit Yakınları ve Gazilere Doğal Gazda Yüzde 50 İndirim

4 Temmuz 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap