Başlangıçta ekonominin küçük dişlileri olan yeni nesiller nihayetinde geleceğimizi şekillendirmede önemli roller üstlendiler, beklentileri ve donanımları bizi yönlendirmeye başladı.
Gelmiş ve gelecek nesilleri şöyle sıralayabiliriz:
Nesil X 1961 ve 1981 arası doğumluları kapsar, dijital dünyayla sonradan karşılaştıkları için eğilimleri farklılıklar gösterir.
Nesil Y 1970 sonları ve 1990 yılların başları, iletişim ve medya teknolojileri ile dijital teknolojileri genellikle daha yoğun kullanır. Gençler arasındaki işsizlik düzeyinin çok artmasına yol açan 2008 Ekonomik Krizi’nin bu nesil üzerindeki etkisi büyüktür.
Nesil Z 1990 ve 2020 arası çocuklardır, bilgisayarlar, video oyunları, dijital müzik çalarlar, video kameralar, cep telefonları ve dijital çağın tüm diğer araçlarını kullanarak yaşarlar.
2000 ve sonrası doğumluları nasıl konumlandıracağımız şimdilik bilinmiyor fakat dünya şartları kent yaşamlarından uzak ama yine de teknolojiyle ilişkili bir neslin geleceğini görüyoruz.
Y ve Z kuşaklarının birbirini anlamada zorlanmayacakları gerçeği üzerinden gidersek ve Y kuşağının ev tercihleri banliyöler olduğu istatistiklerine dayanırsak bir sonra ki konut tercihleri tarım ve hayvancılığa dayalı Çiftlik hayatları olarak gözlemlenmektedir.
Bu guruplardan otuz beş yaş üstünün ilk tercihi kalabalık şehir hayatından uzak durmak ve sonrasında baz istasyonlarından ve sosyal medyadan uzaklaşarak mazbut bir hayatın öncüleri olmaktır.
Beklenen tarım reformu öncesinde Anadolu’nun neresi olursa olsun tarım yapılabilecek her karış toprağının çok değerleneceğini ve büyük şehirlerden kaçışların yoğunlaşacağı bir sürecek giriyoruz.
Mahalle ve apartman hayatının iç içe olmasından ileri gelen gürültü ve stres gelecekteki konut anlayışında komşuluk ilişkilerinin uzaktan yaşanmasına ve yaşam alanlarının birbirinden uzak olmasına sebebiyet verecek. Giriş ve mutfak kapısı bahçeye açılan geniş verandalı ve teras katı olan iki katlı ev tercihleri ilk sırada olacak. Bahçesi geniş ekilebilecek ve organik tarım yapılabilecek olması aranan şartlar arasında yerini alacaktır.
Köy toplumu ise şehre taşınacak 1+1 ve 2+1’lerin demode olacağı daha geniş ve kullanım alanlarının çoğalacağı ev ve dairelerin büyük nihayetinde yeşil alanı geniş olanlar alıcıların dikkat edeceği hususlardandır.
Ayrıca gelişen dünya bize ücretli çalışmanın olmayacağını artık ortaklıklar üzerinden çalışma hayatının yaygınlaşacağını gösterirken burada STK ve dernekleşmelerin önünün açılacağını tarım ve hayvancılık alanlarında iyileştirmelerin kredi ve sübvansiyonları bu kuruluşlar üzerinden aktarılacağı izlenimi veriyor.
Gıda güvenliğinin stratejik olarak öne çıktığı gelecek dönemde tarım kültürüne ve köy hayatına alışmanın trend ve itibar olacağı dönemin başlarındayız satın alacağımız on dönüm ve üzeri toprağın kişiye değer kazandıracağı gerçeğini göz ardı etmeden bu treni kaçırmamalıyız.
🌹👍👍👏
Kesinlikle doğru sonuna kadar katılıyorum 👏👏👏👏👏👏👏
Gelecek huzur tarımda
Abi bravo cok isabetli bir yazı devamını bekleriz..
👏👏👏
Keşke hep o yıllar da kalsaydık kalemine ve yüreğine sağlık
👍
👏👏
Düşünce olarak ortaya konanlar doğru tespitlerdir. Ancak, gerek yerleşimde, gerek çalışma hayatında ve gerekse üretim ve pazarlama konularında projeler üretmek yeterli değildir. Şu an inanıyorum ki, milli değerler taşıyan bir çok proje ve düşünce üretilmiş fakat atıl durumda beklemektedir. Ülkeyi yöneten siyasi iradenin bu konularda neler yaptığına ve yapabileceğine bakmak lazım. Dünyayı hizaya getiren şirketlerin menfaatleri neyi gerektiriyorsa şu an küresle anlamda yürürlüktedir. Bağımsızlığını ele vermiş bir neo liberalizmin kucağında iken bir çok düşünce görmezlikten gelinmektedir. Kendi şartlarını, kendi imkanları ile ortaya koyan bir sürecin başlatılması bence bir devrime ihtiyaç duymaktadır. Bu da tamamen milli bir duruşla olabilir. Bu da siyasi otoritenin milli düşünen bir tavır ortaya koymasına dayanır. Kendivteknolojimizi ayağa kaldırmadan da bu işler yazılıp çizildiği ile kslmaya mahkumdur.
👍👏
Ellerinize sağlık harika bir yazı olmuş tebrikler👏
Gelecek eğitimli köylülere evriliyor